Her
fırsatta yalnızlıktan şikayet ediyoruz ya hani, doğru değil bu. Ben
yalnızım diye bas bas bağırdıkça ses yankılanıyor ve kendi sesimizi
duyuyoruz, işte o zaman daha da bir inanıyoruz yalnız olduğumuza. Aynı
kitapları okuyup, aynı şakılarda hislenip ve aynı filmleri izleyip
yalnız hissetmek kendini mümkün mü? Bir kitap okurken, 'aaa evet yazar
da benimle aynı şeyi düşünmüş' dediğiniz olmuyor mu hiç? Bir
arkadaşınızla dertleşirken aynı aşk acısını hissettiğiniz olmadı mı?
Dünyanın bir ucunda yaşanan acıyı yüreğinizin en derininde
hissetmişseniz kim yalnızlıktan bahsedebilir? Fiziksel bir varlık mı
bizi yalnızlığımızdan kurtaracak? Oysa sevdiğiniz yanında iken ne kadar
da uzakta hissetmişsinizdir bazen ve kilometrelerce uzakta olan
arkadaşınızın hep yanınızda bulmuşsunuzdur çoğu zaman. Ördüğümüz
duvarların içinde tabiki yapayalnız kalırız. O duvarların içinde
hapsetmişken kendimizi birilerinin gelip bize dokunmasını o duvarları
kırmasını beklemek ne büyük bir bencillik. Hepimiz yalnızlıktan şikayet
ederken, neden hepimiz yalnız hissediyoruz kendimizi, bunu kendimize
tekrar tekrar söylediğimiz zaman daha da inanıyoruz, çünkü bu
melankolik halimizi seviyoruz.
Aynada
baktığımız kendi yüzümüze ne kadar yabancı isek o kadar yalnızız işte.
Yanımızdaki insandan yaralarımızı sakladığımızda yalnızız en çok. Belki
yarama en iyi gelecek merhem yanıbaşımdadır diye düşünmek yerine,
görürse yaramı daha da deşer diye düşünmek niye? Üzülmeyeceğim bundan
sonra dediğimizde üzülmüyor muyuz bir daha? Bu kontrol edilebilir bir
şey mi yoksa da biz mi bilmiyoruz, bu kadar yara alıyoruz tekrar
tekrar? Mutluluğu, sevinci, neşeyi, acıyı, hüznü kontrol edebiliyor
olsaydık, bu kadar mekanik bir hayat yaşasaydık hayat daha mı anlamlı
ve güzel olacaktı? O yanıbaşımızdaki işte her kimse dost, arkadaş,
sevgili kimse biz alıyoruz hayatımıza, saklaycaksak bütün yaralarımızı,
bürüneceksek zırhlara ve indirmeyeceksek maskelerimizi kendimizi baştan
hapsederiz zaten yalnızlığa. Sonra da bas bas bağırırız ben yalnızım
diye. Kendi kendini yalnız bırakır insan. Şu koca evrende, bu kadar
insan varken ortak acılara, ortak bir tarihe ve en önemlisi de ortak
duygulara sahipken, birarada yaşamaya mecburken, yalnız olduğumuz
sadece koca bir yanılgı.
Fotoğraf: Neslihan Durateymur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder