Sayfalar

25 Mart 2013 Pazartesi

YAŞAM HİKAYEM




Bir kaç yıl önce katıldığım bir eğitimde, hocamız kısa bir özgeçmiş yazmamızı istemişti. Eski yazdıklarımı karıştırırken buldum. Belki yeniden üzerinden geçilmesi gereken bir yazı ama ben yine de ilk hali ile paylaşıyorum.


Ailemin tek kızı ve en küçük çocuğuyum. Annem iki ağabeyimden sonra bir kızı olsun çok istemiş ve duaları kabul olmuş ben olmuşum. Babam ben doğduktan hemen sonra bulunduğumuz memleketten Mersin’in ilçesi olan Silifke'ye gelerek bir dükkan açmış ve bir sene sonra bizi de yanına almış. Çocukluğumla ilgili kötü anılarım pek yoktur. Mutlu bir çocukluk geçirdim. Özellikle de Mersin’e yerleşmeden önce 8,5 yıl yaşadığım o güzel ve küçük ilçede. Babamın dükkanında tırtıkladığım dondurmaları, o küçücük dükkanın bulunduğu pasajda kahveci amcanın bana tanıdığı sınırsız oralet hakkını, ev sahibimiz olan ve yalnız yaşayan teyzenin bahçesinden kopardığım meyveleri hiç unutmuyorum.

Bulunduğumuz ilçede başladığım okul iyi bir okuldu, bu nedenle öğretmenim anneme beni Mersin’de iyi bir okula göndermesini tembihlemişti. İlkokul 2. sınıfın yarısında iken Mersin’e yerleştik. Mersin’e yerleştikten sonra maddi sıkıntılarımız hiç bitmedi. Uzun bir süre annemin işlediği el emeği göz nuru o güzel nakışlar tek geçim kaynağımız oldu. Ama yine de ailem beni evimizden çok uzak ama iyi bir okula gönderdi, o yıllardan bu yana hala aynı yolları gidip geliyorum. Ailem yaşadıkları maddi sıkıntıları bana hissettirmemeye çalışsa da varlık içinde büyümedim. Ancak bu mutsuz bir çocukluk geçirdiğim anlamına asla gelmez.

Halen oturmakta olduğumuz evimiz küçük bir kasabada ve köy yeri sayılabilecek bir yerde. Çocukluğumda tazecik sebze ve meyvelerini topladığımız seraları ve turunç bahçeleri kısmen olsa hala duruyor. Doğanın içinde doğa ile iç içe sanırım şimdiki çocuklardan daha korunaklı, televizyon ve internetten uzak bir çocukluk geçirdim.

Çok parlak bir öğrenci olamadım hiçbir zaman ama çok da kötü değildi derslerim. Okumamdaki en büyük destekçim annem oldu hep, onun umutlarını boşa çıkarmadığım için de çok mutluyum.

Mersin’in iyi bir ilkokul ve ortaokulunda okudum. Sonra da iyi sayılabilecek bir liseye devam ettim. Dediğim gibi biraz tembellik vardı. Lise hayatım pek parlak geçmedi. Üniversiteyi 2. yılımda kazandım. Üniversite sınavlarına hazırlandığım ikinci yıl aralık ayında ailece çok büyük bir sınav vermek zorunda kaldık. 2001 yılında Mersin’de sel olduğunda evimizi kaybettik ancak umudumuzu, yaşama sevincimizi ve ailemize olan inancımızı hiç kaybetmedik çünkü ne olursa olsun hala birlikteydik ve hayattaydık bu nedenle yitirdiğimiz her şeyi tekrar yerine koyduk. Bu nedenle üniversiteye hazırlanma sürecim çok zor geçti. O sene hayatımın dönüm noktası oldu. Hayatıma çok şey kattı ve çok olgunlaştığımı düşünüyorum. Bunda yanımda bana destek olan dostlarımın olmasının da çok büyük payı vardır tabiî ki. Aynı yıl lise 1. sınıftan bu yana hayalini kurduğum okula gidemesem de hayalimdeki bölüme gidebildim. Çok güzel bir üniversite hayatım oldu. Bir çok kültürden bir sürü insanla tanıştım ve ağlayarak gittiğim o şehirden ağlayarak ama biriktirdiğim onca güzel şeyle Mersin’e döndüm. Çünkü sevdiklerim, ailem ve de ‘deniz’ vardı Mersin’de.

İş hayatıma hiç olmak istemediğim bir yerde, hiç olmak istemeyeceğim insanlarla ve mesleki doyumdan çok uzakta başladım. Ancak yaşanan her deneyimin iyi olduğunu düşününce bunun da iyi bir deneyim olduğunu düşünüp şu anda çalışmakta olduğum kuruma geçiş yaptım. Sanırım burası bulunmak istediğim yere çok daha yakın bir yer.

Kişisel gelişimin ve eğitimin insan hayatında hiç bitmemesi gerektiğini düşünerek eğitimlerime devam etmeye çalışıyorum. Güzel insanlar tanımak, daha çok yer görmek, daha çok film izlemek, daha çok kitap okumak ve daha çok şey öğrenmek istiyorum. Öğrendiğim her şeyi hayatımda faydalı olabileceğini düşündüğüm bir çok insanla paylaşmak istiyorum. Çünkü bu hayatta hepimizin birbirine karşı sorumluluğu olduğunu düşünüyorum, tıpkı bilenin bilmeyene olan sorumluluğu gibi…..



1 yorum: