Bir kaç yıl önce katıldığım bir eğitimde, hocamız kısa bir özgeçmiş yazmamızı istemişti. Eski yazdıklarımı karıştırırken buldum. Belki yeniden üzerinden geçilmesi gereken bir yazı ama ben yine de ilk hali ile paylaşıyorum.
Ailemin tek
kızı ve en küçük çocuğuyum. Annem iki ağabeyimden sonra bir
kızı olsun çok istemiş ve duaları kabul olmuş ben olmuşum.
Babam ben doğduktan hemen sonra bulunduğumuz memleketten Mersin’in
ilçesi olan Silifke'ye gelerek bir dükkan açmış ve bir sene
sonra bizi de yanına almış. Çocukluğumla ilgili kötü anılarım
pek yoktur. Mutlu bir çocukluk geçirdim. Özellikle de Mersin’e
yerleşmeden önce 8,5 yıl yaşadığım o güzel ve küçük
ilçede. Babamın dükkanında tırtıkladığım dondurmaları, o
küçücük dükkanın bulunduğu pasajda kahveci amcanın bana
tanıdığı sınırsız oralet hakkını, ev sahibimiz olan ve
yalnız yaşayan teyzenin bahçesinden kopardığım meyveleri hiç
unutmuyorum.
Bulunduğumuz
ilçede başladığım okul iyi bir okuldu, bu nedenle öğretmenim
anneme beni Mersin’de iyi bir okula göndermesini tembihlemişti.
İlkokul 2. sınıfın yarısında iken Mersin’e yerleştik.
Mersin’e yerleştikten sonra maddi sıkıntılarımız hiç
bitmedi. Uzun bir süre annemin işlediği el emeği göz nuru o
güzel nakışlar tek geçim kaynağımız oldu. Ama yine de ailem
beni evimizden çok uzak ama iyi bir okula gönderdi, o yıllardan bu
yana hala aynı yolları gidip geliyorum. Ailem yaşadıkları maddi
sıkıntıları bana hissettirmemeye çalışsa da varlık içinde
büyümedim. Ancak bu mutsuz bir çocukluk geçirdiğim anlamına
asla gelmez.
Halen
oturmakta olduğumuz evimiz küçük bir kasabada ve köy yeri
sayılabilecek bir yerde. Çocukluğumda tazecik sebze ve meyvelerini
topladığımız seraları ve turunç bahçeleri kısmen olsa hala
duruyor. Doğanın içinde doğa ile iç içe sanırım şimdiki
çocuklardan daha korunaklı, televizyon ve internetten uzak bir
çocukluk geçirdim.
Çok parlak
bir öğrenci olamadım hiçbir zaman ama çok da kötü değildi
derslerim. Okumamdaki en büyük destekçim annem oldu hep, onun
umutlarını boşa çıkarmadığım için de çok mutluyum.
Mersin’in
iyi bir ilkokul ve ortaokulunda okudum. Sonra da iyi sayılabilecek
bir liseye devam ettim. Dediğim gibi biraz tembellik vardı. Lise
hayatım pek parlak geçmedi. Üniversiteyi 2. yılımda kazandım.
Üniversite sınavlarına hazırlandığım ikinci yıl aralık
ayında ailece çok büyük bir sınav vermek zorunda kaldık. 2001
yılında Mersin’de sel olduğunda evimizi kaybettik ancak
umudumuzu, yaşama sevincimizi ve ailemize olan inancımızı hiç
kaybetmedik çünkü ne olursa olsun hala birlikteydik ve hayattaydık
bu nedenle yitirdiğimiz her şeyi tekrar yerine koyduk. Bu nedenle
üniversiteye hazırlanma sürecim çok zor geçti. O sene hayatımın
dönüm noktası oldu. Hayatıma çok şey kattı ve çok
olgunlaştığımı düşünüyorum. Bunda yanımda bana destek olan
dostlarımın olmasının da çok büyük payı vardır tabiî ki.
Aynı yıl lise 1. sınıftan bu yana hayalini kurduğum okula
gidemesem de hayalimdeki bölüme gidebildim. Çok güzel bir
üniversite hayatım oldu. Bir çok kültürden bir sürü insanla
tanıştım ve ağlayarak gittiğim o şehirden ağlayarak ama
biriktirdiğim onca güzel şeyle
Mersin’e döndüm. Çünkü sevdiklerim,
ailem ve de ‘deniz’ vardı Mersin’de.
İş
hayatıma hiç olmak istemediğim bir yerde, hiç olmak istemeyeceğim
insanlarla ve mesleki doyumdan çok uzakta başladım. Ancak yaşanan
her deneyimin iyi olduğunu düşününce bunun da iyi bir deneyim
olduğunu düşünüp şu anda çalışmakta olduğum kuruma geçiş
yaptım. Sanırım burası bulunmak istediğim yere çok daha yakın
bir yer.
Kişisel
gelişimin ve eğitimin insan hayatında hiç bitmemesi gerektiğini
düşünerek eğitimlerime devam etmeye çalışıyorum. Güzel
insanlar tanımak, daha çok yer görmek, daha çok film izlemek,
daha çok kitap okumak ve daha çok şey öğrenmek istiyorum.
Öğrendiğim her şeyi hayatımda faydalı olabileceğini düşündüğüm
bir çok insanla paylaşmak istiyorum. Çünkü bu hayatta hepimizin
birbirine karşı sorumluluğu olduğunu düşünüyorum, tıpkı
bilenin bilmeyene olan sorumluluğu gibi…..