Sayfalar

29 Mart 2013 Cuma

OYUNCAK MÜZESİ


Lise yıllarımdan bu yana Sunay Akın'a ayrı bir hayranlığım vardır. Hemen hemen bütün kitaplarını büyük bir keyifle okumuşumdur ve Mersin'e her geldiğinde gösterilerini kaçırmamaya çalışırım. 23 Nisan 2005 yılında Göztepe'de kurduğu Oyuncak Müzesi de İstanbul'da görmeyi en çok istediğim yerlerden biriydi. 'Biriydi' diyorum çünkü 2011 yılının aralık ayında gezme fırsatım oldu ve tabi ki Sunay Akın’a olan hayranlığım daha da arttı. Çünkü daha müzenin sokağına girdiğinizde anlıyorsunuz, Sunay Akın'ın  ne kadar büyük bir özveri ile ne kadar büyük bir iş başardığını. Göztepe'de bulunan,  ailesinden kalma ve etrafında yükselen apartmanlara inat dimdik duran köşkün sokağında sizi üç tane kocaman zürafa karşılıyor. Dikkatle baktığınızda o zürafaların birer sokak lambası olduğunu farkediyorsunuz. Yani heyecanınız daha sokağın başında başlıyor. Her kat, her oda, her oyuncak, her detay ayrı bir heyecan, her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Daha kapıdan girdiğiniz an başka bir alemin kapılarını aralamış oluyorsunuz. Yaşınız kaç olursa olsun mutlaka çocukluğunuzdan kalma bir oyuncak buluyorsunuz ve o oyuncak sizi çocukluğunuza götürüyor. Sonrası hayal gücünüze ve anılarınıza kalmış. 

Sunay Akın, bütün varını yoğunu Oyuncak Müzesi için harcadığından bahsederken az bile söylemiş. Ailesinden kalan köşkü satıp bir servet sahibi olacakken sahip olduğu her şeyi bu müzeye harcamış. Harcamış değil de yatırmış. Evet bu gerçek anlamıyla geleceğe, gelecek nesillere bir yatırım.

Müzede hemen hemen her oyuncağın hikayesi var. Mesela 1944 yılındaki Kastamonu depreminde, enkazın içinden çıkardığı bebeğinin kolunu bantla tedavi eden kız çocuğu yıllar sonra bebeğini (aşağıda fotoğrafı bulunan) oyuncak müzesine emanet ediyor. Ya da Titanik'in batışından sonra yas oyuncağı olarak, ölenlerin anısına üretilen siyah oyuncak ayıyı görebilirsiniz. Ve daha niceleri... 

Müzeyi gezmek isterseniz bir gününüzü ayırmanızı öneririm, öyle bakıp çıkarım diye düşünüyorsanız verdiğiniz randevulara  geç kalabilirsiniz. Hatta belki de ikinci defa tekrar gidilmeli, belki değil mutlaka gidilmeli. 

Fotoğraf ve yazı: Neslihan Durateymur


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder